Boşanma Davası
Boşanma ve Ayrılık Davalarında Görevli Mahkeme Neresidir?
Boşanma davalarında görevli mahkeme 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesinde belirtildiği üzere Aile Mahkemelerinin bulunduğu yerlerde bu mahkemeler, Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
Boşanma ve Ayrılık Davalarında Yetkili Mahkeme Neresidir?
Boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme 4721 Sayılı medeni Kanunu’nun 168. Maddesinde belirlenmiştir.
“Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.”
Buna göre dava;
Davalı tarafın yerleşim yeri aile mahkemesinde açılabileceği gibi davacı tarafın yerleşim yeri veya boşanmak isteyen eşlerin son 6 aydan beri ikamet ettikleri yerdeki Aile Mahkemesinde açılabilecektir.
Boşanma Davası Türleri Nedir?
Türk hukukunda boşanma davaları; çekişmeli boşanma davası ve anlaşmalı boşanma davası olmak üzere iki farklı türe ayrılmaktadır.
Taraflar evlilik birliği sona erdirirken tazminat, nafaka, malların paylaşımı vb. tüm konularda ortak paydada uzlaşmaları halinde anlaşmalı boşanma davası prosedürünü yürütülebileceklerdir. Tarafları ilgilendiren tek bir konuda dahi uyuşmazlık olması halinde taraflar anlaşmalı boşanma davası açamayacaklar, çekişmeli boşanma davası sürecine girmek zorunda kalacaklardır.
Anlaşmalı Boşanma Davası Açarken Nelere Dikkat
Tarafların uzlaşma sağlamaları neticesinde açacakları anlaşmalı boşanma davasında anlaşılan hususların maddeler halinde yer aldığı anlaşmalı boşanma protokolü dava dilekçesi ekinde yer almalıdır.
Davaya bakacak olan Aile mahkemesi tarafların üzerinde uzlaştığı konuları içeren anlaşmalı boşanma protokolünü karara dayanak yaparak boşanma kararı verir.
Taraflarca hazırlanan protokole yer alan maddeleri, tarafların hazır bulunduğu duruşma sırasında onaylaması sonrasında hâkim boşanma kararı vermektedir.
Boşanma Davası İçin Ödenmesi Gereken Ücretler Nedir?
Boşanma davasını açacak olan kişi devletin belirlediği ve davanın açıldığı yıla göre değişkenlik gösteren dava harçlarını ve giderlerini ödemekle yükümlüdür.
Söz konusu dava harçları ve giderleri davanın açılacağı anda peşin olarak yatırılmak zorundadır.
Dava açıldığı sırada dava harç ve giderleri eksik olarak yatırılmışsa davaya bakan mahkeme hâkimi davacıya harç ve giderleri tamamlaması süre verir. Verilen süre içerisinde davacı harç ve giderleri yatırmaz veya eksiği tamamlamazsa davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.
Dava maliyeti açılan davada talep edilen delillere göre ve açıldığı yılda belirlenen harçlara göre değişkenlik göstermekte olup 400-750 TL. bandında bir ücret karşınıza çıkmaktadır. Yargılama sırasında dava başında yatırılan gider avansının yetmemesi halinde hâkim yeniden gider avansı yatırılmasına hükmedebilir.
Boşanma Davası Süreci Ne Zaman Sona Ermekte ve Ne Kadar Sürmekte?
Boşanma davalarında kanunlarla belirlenen kat’i bir süre bulunmamakta ve davanın anlaşmalı veya çekişmeli olmasına göre değişkenlik göstermektedir.
ANLAŞMALI BOŞANMA; Tarafların uzlaşısıyla açılacak olan anlaşmalı boşanma davası ilk duruşmada karara bağlanmaktadır. Uygulamada mahkemeler anlaşmalı boşanma davaları için kısa bir süre belirlemektedirler. Bu süre genellikle 2 Hafta-3 Ay arası olmaktadır.
ÇEKİŞMELİ BOŞANMA; bu tür davalar için genel bir uygulama söz konusu olmamaktadır. Çekişmeli boşanma davasında Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca yargılama usulünde dava beş aşamadan oluşur.
Aşamalar sırasıyla, dilekçeler (layihalar) aşaması, ön inceleme aşaması, tahkikat aşaması, sözlü yargılama aşaması ve hüküm aşamasıdır.
Dilekçeler aşaması davanın ilk aşaması olup, davacının dava dilekçesiyle başlar. Dava dilekçesinin davalıya tebliği sonrasında 2 Hafta süre içerisinde davalı taraf, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü talebine karşı beyanlarını ve delillerini içerir cevap dilekçesini mahkemeye sunabilir. Davalının bu yasal kesin süre içerisinde cevap vermemesi halinde davacının iddialarını reddetmiş sayılacaktır.
Davacı, davalının cevap dilekçesinde yer alan hususlara karşı cevaba cevap dilekçesi hazırlayabilir. Davalı da davacının cevaba cevap dilekçesindeki açıklamalarına karşı olan cevaplarını ikinci cevap dilekçesiyle mahkemeye bildirebilir.
Davada ikinci aşama ön inceleme aşamasıdır. Bu aşamada mahkeme, dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir (HMK m. 137).
Davada üçüncü aşama tahkikat aşamasıdır. Dilekçeler ve ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra, artık uyuşmazlık konusu ile tarafların iddia ve savunmalarını dayandırdığı maddî olguların (vakıaların) doğru olup olmadığının mahkemece tespit edilmesi gerekir.
Davanın dördüncü ve beşinci son aşaması ise sözlü yapılan yargılama ve hüküm verilme aşamalarıdır.
Aşamaların bu kadar çok olması yazışma, cevap ve tebliğ süreleri göz önüne alındığında çekişmeli boşanma davaları 1,5 yıl – 3 yıl arasında sonuçlanmaktadır.
Çekişmeli Boşanma Davası ve Sebepleri Nelerdir?
Türk hukukunda boşanma davasının çekişmeli olarak açılabilmesi için boşanmaya neden olan olaylar özel (mutlak) boşanma nedenleri ve genel boşanma nedenleri olarak iki ayrı şekilde düzenlenmiştir.
Türk Medeni Kanununun 161-165 maddeleri arasında özel boşanma sebepleri düzenlenmiştir.
- Zina
- Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
- Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
- Terk
- Akıl hastalığı
Özel boşanma nedenlerine dayanılması halinde boşanma davasını açan taraf, karşı tarafın kusurunu veya fiilinin ağırlığını ispatlamak zorunda değildir, sadece özel boşanma nedeninin ispatlanması halinde hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar vermek zorundadır.
- ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR:
Eşlerden biri başkasıyla zina yaşarsa, diğer eş zina nedeniyle boşanma davası açabilir.
Burada önemle dikkat edilmesi gereken husus zina yapan eşin zina yaptığının açık şekilde ispat edilebilir olmasıdır. Bir başkasıyla ilişki yaşayan eşin sadece aldatma kısmının ispat edilmiş olması zinanın ispat edildiği anlamına gelmemektedir.
Zina ne dava açacak olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
- HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ NEDENİYLE BOŞANMA
Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
- SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME NEDENİYLE BOŞANMA
Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
Burada önemle dikkat edilmesi gereken husus suçun evlenmeden sonra işlenmiş olması ve yüz kızartıcı suçlar kategorisinde bir suç olmasıdır.
Evlenmeden önce suç işleyen eşe bu sebeple boşanma davası açılması halinde mahkeme hâkimi davacının evlenirken bu durumu bilerek ve kabullenerek evlendiği varsayılarak dava reddedilir.
Ayrıca bu nedene dayanarak dava açan tarafın suç işleyen eşinin ceza davası devam ederken, soruşturma ya da kovuşturması devam ederken dava açma hakkı bulunmaktadır. Ceza davası devam ederken açılan boşanma davasında ceza davasının sonucu beklenmesi zorunludur.
Haysiyetsiz hayat sürme evlilikten sonra gerçekleşmeli, alışkanlık haline getirilmelidir. Evlilikten önce kişinin haysiyetsiz bir hayat sürdüğünü bilerek evlendiği takdirde haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle açılan boşanma davası hâkim tarafından reddedilecektir.
Kanun bu neden için hak düşürücü süre düzenlememiştir.
- TERK NEDENİYLE BOŞANMA
Bu nedene dayalı olarak dava açılabilmesi için;
.Terk eden eşin kusurlu olması
.Terk eden geçerli bir nedenle dahi evden ayrılmış olsa bile ayrılma sebebi ortadan kalktıktan sonra, ortak konuta dönmeyen eş de, terk etmiş sayılır.
Ancak ortak konuttan kovulan veya ortak konuta girmesi engellenen eş, terk edilen eş konumda sayılmaktadır. Bu durumda dava açma hakkı evden kovulan tarafa geçmektedir. Ortak konutu terke zorlayan, ortak konuta dönmesini haklı neden olmaksızın engelleyen eşin bu nedene dayalı olarak dava açması dava açma hakkı bulunmaması sebebiyle dava reddedilir.
.Terk durumunun en az 6 ay boyunca devam etmiş olması,
Ortak konuttan ayrı yaşama durumunun boşanma davasının açıldığı tarihten geriye doğru, en az 6 ay boyunca devam eden bir durum olması gerekmektedir. 6 aylık süre içerisinde kısa eve dönüşler terk süresini kesintiye uğratmamaktadır.
.Terk edilen eş tarafından, haklı sebeple dayalı ihtar ile terk eden eşin ortak konuta dönmesi için, çağrı yapılmış olması,
Terk tarihinden başlayarak 4 ay dolduktan sonra mahkeme veya noter aracılığıyla terk eden eşe geri dön ihtarı yapılmak zorundadır. Terk edenin adresi bilinmiyor ise ilan yolu ile ihtar yapılmalıdır. Bu ihtarda mutlaka terk eden eşe geri dönmesi için süre tanınması ve bu sürenin en az 2 ay olması gerekmektedir.
İhtarın hukuksal anlamda sonucu ise; eşine geri dön çağrısı yapan kişinin evi terk eden eşin evlilik birliği içerisindeki kusurlu hal, tavır ve davranışları affetmiş sayılmakta olup ihtar ile birlikte, terk eden eşe karşı daha önce yaptığı kusurlu davranışları öne sürerek, boşanma davası açamamaktadır.
Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir.
Hâkim tarafından yapılan ihtar; davanın esası incelemeden yapılmaktadır. Hâkim huzurunda açılan dava sonrasında sürenin dördüncü ayı bittikten sonra ihtar isteminde bulunulabilmektedir. Söz konusu süre sonrası gönderilen ihtardan sonra iki ay geçmesi durumunda ancak dava açılabilir.
Önemle ve son olarak evi terk nedeniyle açılacak olan davada ayrıca evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle terditli (aşamalı) boşanma davası açılması hukuken mümkün değildir.
Geri Dön İhtarında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Türk Hukukunda söz konusu ihtarın geçerli kabul edilebilmesi eve dönüş çağrısı yapılan eşin;
Eşlerin beraberce seçtiği,
Veya TMK m.188 şartlarını haiz şekilde terk edilen eş tarafından seçilmiş,
Yahut mahkeme tarafından belirlenmiş BAĞIMSIZ bir eve davet edilmesine bağlı kılınmıştır.
Yargıtay yerleşik hale gelmiş kararlarında terk edilen eşin, ihtar yoluyla, terk eden eşi geri dönmesi için çağırdığı konutun örneğin anne babasıyla beraber yaşadığı ev olması durumunda geri dön çağrısı yapılan adresin bağımsız bir ev olmaması sebebiyle terk eden eşin ihtara uymaması durumunda evi terkin şartlarının oluşmadığını kabul etmektedir.
- AKIL HASTALIĞI NEDENİYLE BOŞANMA
Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI
Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilmektedir.
Boşanma davası açan tarafın davası eşten daha az kusurlu olması esastır. Ancak davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı bulunmaktadır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
Ayrılık davası nedir?
Eşlerden birinin açacağı ayrılık davası üzerine hâkim, tarafların bir araya gelme ve barışma ihtimali görürse ayrılık kararı verebilir. Ayrılık davası kabul edilirse, evlilikte barışma ihtimali beklenecektir. Ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin varlığı ile eşlerin barışma ihtimallerinin bulunması gerekir.
Ayrılık kararı verilirse hâkim 1 ila 3 yıl arasında ayrılık süresine karar verir. Bu süre kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren başlar.
Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez.
Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir.
Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar.
Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer.
Ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur.
Tarafların Duruşmaya Katılmama Hakkı Var Mıdır?
Bu sorunun cevabı davacının ve davalının katılmamasına göre değişmektedir.
Davacı taraf duruşmaya katılmaz ve duruşmada kendisini bir avukat ile de temsil ettirmezse, açmış olduğu boşanma davası müracaata bırakılır. Buna göre; dava 3 ay içinde yenileninceye kadar işlemden kaldırılmaktadır. Ancak dava 3 ay içerisinde davacı tarafından yenilendiği takdirde, dava kaldığı yerden devam eder. İşlemden kaldırıldıktan sonra 3 aylık dönem içerisinde yenilenmeyen dava açılmamış kabul edilir.
Davalı taraf duruşmaya katılmaz ve duruşmada kendisini bir avukat ile temsil ettirmediği takdirde dava davalının yokluğunda görülmeye devam eder.
Mahkemenin Boşanmaya Karar Vermesi Durumunda Doğacak Sonuçlar Nelerdir?
- Boşanma hâlinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur; ancak, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse hâkimden bekârlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir.
- Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim, kocasının soyadını taşımasına izin verir.
- Koca, koşulların değişmesi hâlinde bu iznin kaldırılmasını isteyebilir.
- Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.
- Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
- Boşanma davası ile birlikte açılmayan maddi-manevi tazminat davaları, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde ayrı bir dava olarak açılabilecektir.
BOŞANMA DAVASI SONUCUNDA TARAFLARIN MALLARI TASFİYESİ NASIL GERÇEKLEŞMEKTEDİR?
Türk Medeni Kanunu’nda eşlerin bağlı olduğu mal rejimleri yasa ile açık ve kesin bir şekilde belirlenmiştir.
01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinde yer almayan edinilmiş mallara katılma rejimini yasal mal rejimi olarak kabul etmiştir (TMK. md. 202/I).
Bunun dışında 3 tane daha mal rejimi vardır. Eşler, aralarında yapacakları mal rejimi sözleşmesi ile seçimlik mal rejimi olarak mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimlerinden birini seçebilirler. Boşanma hâlinde, eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümlere göre mallar tasfiye edilir. Eşler herhangi bir rejim tercih etmemişse, mallar yasal mal rejimi çerçevesinde tasfiye edilir.
Ayrılık hâlinde, ayrılığın süresine ve eşlerin durumlarına göre aralarında sözleşmeyle kabul edilmiş olan mal rejiminin kaldırılmasına karar verebilir.
BOŞANAN EŞLER MİRASÇI OLURLAR MI?
Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.
Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
Boşanma Davasında Nafaka ve Türleri Nelerdir?
1- Tedbir Nafakası ve Şartları
Dava tarihinden boşanma veya ayrılık hükmü kesinleşinceye kadar devam eden nafakaya tedbir nafakası denir.
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince, gerekli olan eşlerin barınmasına (Türk Medeni Kanunu m. 186/1), geçimine (Türk Medeni Kanunu m. 185/3), malların yönetimine (Türk Medeni Kanunu m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (Türk Medeni Kanunu m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (Türk Medeni Kanunu m. 169).
Tedbir nafakası hususu hakkında karar verilirken eşlerin boşanma davası açılmasına neden olan olaylarla ilgili kusur durumuna bakılmamaktadır.
Önemli olan husus eşlerden herhangi bir işi ve geliri olmayan veya yardıma muhtaç olan yararına Türk Medeni Kanunu’nun 185/3 ve 186/3 maddelerine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilir.
Mahkemece verilen tedbir nafakası dava tarihinden itibaren başlamak ve geçerli olmak üzere verilecektir.
Ayrıca Türk hukukunda dava açıldıktan sonra yukarıda sayılan özelliklere sahip eş yararına tedbir nafakasına hükmedildiği gibi eşlerin müşterek çocukları için de dava süresince ödenmek üzere tedbir nafakasına hükmedilmektedir.
Müşterek çocuklar yararına hükmedilecek tedbir nafakasının başlangıcı ise çocukların kimin yanında kaldığına göre dava tarihi, diğer eşe teslim edilecekse teslim tarihi, sonradan doğmuş ise doğum tarihi olarak temel alınmaktadır.
18 yaşından büyük reşit müşterek çocuklar hakkında eşin kanunen nafaka talep etme hakkı yoktur.
2-Yoksulluk Nafakası ve Şartları
Boşanma davası açılması sonrasında yargılama devam ettiği sürece eşlerden yukarıda bahsedilen şartlara haiz eş hakkında verilen tedbir nafakası yargılamanın sona ermesi ve kararın kesinleşmesi sonrasında Yoksulluk nafakasına dönerek devam etmektedir.
Mahkemece yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için,
- Boşanmanın gerçekleşmiş olması,
- Boşanmanın gerçekleşmesi sebebiyle hakkında yoksulluk nafakasına hükmedilecek tarafın ekonomik durumu bozularak yoksulluğa düşmesi,
- Boşanmaya neden olan olayların gerçekleşmesinde diğer eş ile eşit veya diğer eşten daha az kusurlu olması,
- Nafaka talebinden feragat edilmemiş olması gerekmektedir.
Türk hukukunda mahkemelerce verilen yoksulluk nafakası süresiz olarak verilmektedir. Her ne kadar gündemde nafaka ödeme süreleri ile ilgili olarak yeni yasa çalışmalarından bahsedilmekteyse de yürürlüğe giren bir yasa bulunmamaktadır.
Yargılama neticesinde yukarıdaki şartları taşımayan eşin yoksulluk nafakası talebi mahkemece reddedilmiş ise ve söz konusu karar kesinleşmiş ise nafaka talebi reddedilir. Yoksulluk nafaka ret kararı kesinleşmiş ise sonrasında talebi reddedilen yeniden nafaka isteme hakkı bulunmamaktadır.
Ancak yoksulluk nafakası konusunda hiç talep ve karar yoksa Türk Medeni Kanunu m.178 maddesi uyarınca boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde yoksulluk nafakası talep edilebilecektir.
3-İştirak Nafakası ve Şartları
Dava sonucunda müşterek çocuklarının velayetini alan tarafa müşterek çocuklar adına ödenmesi için hükmedilen nafakaya iştirak nafakası denilmektedir.
Anlaşmalı boşanma davası protokolünde velayeti elinde bulunduran eş nafaka talebinden feragat etse dahi yargılama sonrasında açacağı dava ile müşterek çocuk/çocuklar hakkında nafaka talep edebilecektir.
Ayrı Nafaka Davası
Nafaka davası boşanma davasından ayrı olarak da açılabilir.
Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi (Türk Medeni Kanunu m. 177) yetkilidir.
Nafaka isteyen taraf, ayrı yaşamada haklı nedene dayanmalı veya diğer eşin ailenin geçimi için katkıda bulunmadığını kanıtlamak zorundadır. Kovma, uzaklaştırma, terke zorlanma veya diğer eşin ortak konuttan ayrılıp nafaka isteyen eşle ilgilenmemesi, ona destek olmaması vb. hususlar haklı neden sayılabilir. Çocuklar yararına nafaka için ayrı yaşamada haklı olup olmamaya bakılmayacaktır.
Yapılan yargılama sonunda hükmedilen nafakanın irat biçiminde ödenmesine karar verilmiş ise nafaka alacaklısı eşin yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde nafaka kendiliğinden sona erer.
Peki, nafaka alacaklısının resmi olarak evlilik akti ile biriyle evlenmeden birlikte hayat sürmesi yaşaması durumunda nafakanın durumu ne olacaktır?
Bu durumda Türk Medeni Kanunu m. 176/3 ‘e gereğince;
Nafaka alacaklısının yoksulluğunun ortadan kalkması veya haysiyetsiz hayat sürmesi halinde nafaka mahkeme kararıyla kaldırılır.
Nafaka ödemekle yükümlü tarafın kusuru aranmaz.
Tarafların boşanmalarından sonra açılacak olan nafaka davalarında yetkili mahkeme nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesidir.
Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.